Tam 13 yıl önce, eğitimci olarak kariyer hayatımın en özel iş seyahatlerinden birini yaşadım. İspanya’nın Barselona kentinde verdiğim bir eğitimin hemen ardından, ünlü Medici Hanedanı’nın son temsilcisi olan İtalyan Prens Ottaviano de Medici di Toscana’nın davetiyle, İtalya’nın incisi Floransa’ya gittim. Davet, Toskana’daki European School of Economics aracılığıyla gelmişti.

Bay Medici, o yıllarda yayınlanan İngilizce kitabımı, hanedan sarayı Vecchietti Sarayı’nın holünde kendisine takdim etmemi istemişti. Kitabın kişisel kütüphanesine dahil olacağını da seçkin bir davetli grubun önünde dile getirmişti.

Dünyanın ilk bankasını kuran, Avrupa’nın en önemli sanat koleksiyonlarına sahip olan, Rönesans’ın en büyük destekçilerinden Mediciler, sanatın, mimarinin ve bilimin yücelmesinde önemli bir rol üstlenmiş bir hanedandır. O gün yaşadıklarım, hayata bakış açımı derinden etkiledi.

Rönesans’ın Kalbinde: Floransa’da Sanat ve Tarihle Dolu Bir Gün

Rönesans’ın beşiği Floransa’daydım. Şehrin tarihi dokusu, sokakları ve meydanları adeta geçmişten bir hikâye fısıldıyordu. Piazza della Signoria’daki bir restoranda, Prens Ottaviano ile uzun uzun sohbet ettik. Ardından, şehrin en görkemli yapılarından Palazzo Vecchio’da, European School of Economics’in mezuniyet törenine katıldık.

Palazzo Vecchio, 94 metre yüksekliğindeki çan kulesi, kale burçları ve tarihi mimarisiyle büyüleyiciydi. 1299–1314 yılları arasında Arnolfo di Cambio tarafından inşa edilmiş, duvarlarındaki resimler Vasari, heykelleri ise Benedetto da Maiano’ya aitti. Tören sırasında başımı kaldırıp bu sanat eserlerini seyrederken, tarihin ve estetiğin büyüsüne kapıldım.

Prens’e, Türkiye’de yazdığım ve İngilizceye çevrilen kitabımı takdim ettim. Harvard Üniversitesi de dahil olmak üzere, 20’den fazla uluslararası üniversitenin kütüphanelerinde yer alan bu eserim, Prens tarafından büyük bir nezaketle kabul edildi. Eseri kendi kütüphanesine ekleyeceğine ve okuyacağına söz verdi.

Rönesans’ın Kapıları

Törenin ardından, Prens bize Floransa’nın simgelerini gezdirdi. Michelangelo’nun “Cennetin Kapısı” olarak tanımladığı Doğu Kapısı, heykeltıraş Ghiberti’nin Eski Ahit sahneleriyle bezenmişti. Bronz kapının önünde, Leonardo da Vinci gibi sanatçıların eserlerini ve Medici ailesinin sanata yaptığı katkıları anlattı.

Piazza della Signoria’daki açık hava müzesini andıran meydanda, Giovanni da Bologna’nın “Küçük Cosimo” heykelini, Donatello’nun “Judith ve Holofernes”ini, Michelangelo’nun “David” ve “Herkül” heykellerini gördük. Her adımda, tarihin ve sanatın içinde yürüyorduk.

Bir Akşam, Bir Masada

O akşam, “The School for Gods” kitabının yazarı, ünlü İtalyan yazar Elio D’Anna’nın misafiri olduk. 700 yıllık bir binanın ikinci katında, usta şef Nino’nun hazırladığı yemekler eşliğinde sanatçılar, iş insanları ve aydınlarla aynı masadaydık. Sohbetler derinleşiyor, diller birbirine karışıyor, keman sesleri asırlık taş duvarlarda yankılanıyordu.

Sanatın ve estetiğin aydınlığında, tüm farklılıklarımız silinmiş, sadece insan olarak var olmanın keyfini çıkarıyorduk.

Hayatıma Katkıları

Bu ziyaret bana şunları öğretti:

• Gerçek liderler, karşınızdakine kendini değerli hissettirir.
• Değeriniz, maddi varlıklarınız ya da unvanlarınızla değil, insanlara nasıl davrandığınızla ölçülür.
• Eğitim, kültür, sanat ve bilim olmadan yükselemeyiz. Peyami Safa’nın dediği gibi: “Kitap okumak aklı kibarlaştırır.”
• Nezaket ve zarafet, entelektüel sermayeye sahip insanlar için doğal bir tutumdur.

Birkaç ay sonra, Prens Medici’yi İstanbul’da ağırladık. Ritz Carlton’da verdiği Immortal Companies semineri, iş dünyasına dair derin bir farkındalık yarattı.

Son Söz

Hayat, sürprizlerle dolu bir farkındalık yolculuğudur. İş dünyası da insanı tanıyıp anlamayı öğrenen, insanın potansiyelini ortaya çıkaran yapılara dönüştükçe hem insani hem de maddi başarı kolaylaşacaktır.

Daha insani bir iş yaşamı için; insanı, onun eşsiz varlığını “okumayı” öğrenmemiz dileğiyle…

Emrah Altuntecim

Gürok Akademi Eğitim ve Gelişim Müdürü